Hafta sonu yapılacak, Divan Kurulu Toplantısı ve Olağanüstü Tüzük Tadili Genel Kurulu’na saatler kala ilginç şeyler yaşanıyor. Geçmiş bir divan toplantısında 2. başkanla polemiğe giren disiplin kurulu başkanı, o günden sonra sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla karşılıklı atışmalar yaparak bu günlere geldi. En son yedek yönetim kurulu üyelerinden birinin ihracı ile husumetleri tavan yaptı. Disiplin Kurulu başkanının tüzük tadili genel kurul başkanlığı için aday olduğuna dair bir mesaj aldım. Bu durumu iki yönden tehlikeli buldum. Birincisi bu zamana kadar böyle bir şey yaşanmamış olması (disiplin kurulu başkanının, kongre divan başkanı olması) ikincisi ise yönetim kurulu ile yaşadığı husumet. İşin içine insanın nefsi ve hırsı girdiği zaman ne yaparsa yapsın tarafsızlık ilkesini kaybeder. Ayrıca bu kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnenmesi anlamına gelir. Daha önce bir genel kurulda yaşadık bizzat gördük. (Disiplin Kurulu başkanının kongre divan başkanlığında üye olarak bulunduğu bir genel kurulu mahkemeye taşımak zorunda kalmıştık) Kuvvetler ayrılığı en doğru kelime. HSYK başkanı gelip mecliste bütçe görüşmelerini yönetemiyorsa, dernekler ve spor kulüplerinde de benzeri uygulanmalıdır. Nasıl ben kimseye işimi karıştırmam denebiliyorsa, kimsenin işine karışmamakta demokrasi gereğidir. Tam bağımsızlık isteyen kuvvetler ayrılığına saygılı olmalıdır..
Yönetim Kurulu açısından baktığımızda kongre divan başkanlığı böyle enteresan bir şekilde disiplin kurulu başkanı tarafından kazanıldığında, resmi olmasa da fiili olarak başkanlığı ve yönetim kurulu üyelikleri bence biter. Artık ağırlıklarını genel kurula hissettiremezler. Bekleyip göreceğiz..
Genel kurulun BEŞİKTAŞIMIZA yakışacak şekilde geçmesini ve hayırlı olmasını dileriz…