
Geçen sezonun çifte kupalı şampiyonu Beşiktaş, önce ligde şampiyonluk hedefini ardından ise kupayı bir başka bahara bıraktı. Sezon başından bu yana süre gelen olaylar, siyah beyazlı taraftarları çileden çıkartsa da camia içerisindeki sessizlik herkesi hayrete düşürdü.
Peki bugünlere nasıl gelindi?
Geçen sezon çifte kupa kazanan bir takım, Mart ayında nasıl oldu da mücadele ettiği tüm kulvarlardan bir bir elendi?
İşin aslına bakacak olursak pek masumiyet aramamak gerekiyor.
O zaman başlayalım…
Aslına bakacak olursak bu bir sistem meselesi. Bu sistem, çark nasıl işleyecekse öyle hareket eder. Kızın ya da kızmayın ama Sergen Yalçın, geçen sezon o çarka çomak soktu. Sisteme baş kaldırdı, çifte kupa aldı. Zor da olsa bunu başardı.
Sistemin yeni sezonda hedefi o oldu. Çünkü sistemin başındaki isimlerin istediği çark, istedikleri gibi hareket edemedi. Sezonun ilk bir kaç haftasından sonra yavaş yavaş o sistem Beşiktaş’ı dağıtıp hocayı yemek için startını verdi. İstediğini de aldı. Sergen Yalçın ile yollar ayrıldı. Beşiktaş’ı dağıttı, hocayı yedi. Yetkililer de bizler gibi izledi.
Ancak, olay Sergen Yalçın’ı yemekle bitmedi. Geçen sezon sisteme sokulan çark, bu sezon faturasını ağır hale getirdi.
Haftadan haftaya sahada operasyon emirleri bir bir uygulanmaya başladı. Sahadaki oyuncularda bir yerden sonra pes etti. Dışarıda hakkını savunan biri olmayınca, sahadaki adam ne kadar ses çıkarsa da nafile. Onlar piyon asker. Yetenek fakirliğinin üstüne bir de ruhsuzluk eklendi. Hak aramak gibi bir durum olmayınca da malum son kaçınılmaz oldu.
Kısa ve öz söyleyeceğim.
Unutmayın; bu ülkede futbol, sadece sahada oynanan bir oyun değildir. Tıpkı, Beşiktaş’ın 101. yılında kaybettiği şampiyonluk gibi…
İyi uykular…