
-Yayımlanan beş kitabınız var, futbolu anlattığınız kitap “Yeni Dünyanın Dini Futbol” büyük bir yankı uyandırdı. Kitaplarınız arasında futbolla ilgili sadece tek bir eseriniz var. Bu kitabın hikâyesini dinleyebilir miyiz sizden?
Evet, Parga Yayınları tarafından yayımlanan Yeni Dünyanın Dini Futbol isimli kitabım çok önemli bir kitleye ulaştı. Kitaba dair ilk desteği usta gazeteci Rıdvan Akar verdi. Arka kapağını yazdı. Futbola dair ülkemizde bu nitelikte bir kitap yazılmamıştı. Başka bir ifadeyle ülkemizde bir ilk oldu bu kitap. Aslında futbolun bir din olduğuna dair fikir bana ait değil. Umberto Eco, Eduardo Galeano, Albert Camus başta olmak üzere dünyaca ünlü yazarlar futbol üzerine ciddi anlamda çalışmalar yaptılar Futbolun, insanlar ve toplum üzerindeki etkilerini son derece detaylı incelediler. Benim kitabımda bu görüşler modern futbol olgusu ve tribünden olaylarla harmanlandı. Şu an futbolun etkisini ölçmek ve değerlendirmek belki mali açıdan mümkün olsa da manevi açıdan halen mümkün değil. Ülkeler arasında savaş çıkartacak veya toplumsal olaylara yön verecek kadar güçlü bir olgu futbol. Gelecekte de gücünün artacağına inanıyorum.
Aslına bakarsanız bana bu kitabı yazma fikrini Umberto Eco verdi diyebilirim. Onunla ilgili araştırma yaparken futbola bakışını gördüm. Benzer bir açıdan yaklaşıyorduk. Ardından Edouardo Galeano ve Albert Camus gibi isimlerin futbol ile ilgili görüşlerine baktım. Tabii ülkemizden Aziz Nesin’in de futbola kafa yorduğunu, eserler verdiğini gördüm. Aziz Nesin’in bir Feriköy maçını izlerken çekilmiş fotoğrafı var. Edebiyatçı toplumu gözlemleyen insan olmak zorundadır. Başka türlü yazamaz, üretse de eserleri toplumdan kopuk olur. Türk milletini, en kolay gözlemleyebileceğiniz yer ise tribünlerdir. Tribünlerde sadece futbol konuşulmuyor. Yakın arkadaşlarım bilir, maça gittiğimde stat kapıları açılır açılmaz içeri girerim. Orada hiç tanımadığım insanlarla muhabbet eder, düşüncelerini anlamaya çalışırım. O ortamda ekonomik sıkıntılar, işsizlik, eğitim, filmler, sosyal konular konuşulur. Genellikle entelektüel insanlarda futbolu ve taraftarları küçümseme yönünde bir düşünce vardır. Ancak tam tersine futbolseverler farklı kültürel yapılardan gelir ve toplumu size inanılmaz derecede net yansıtırlar.
Yayımlanan şimdilik futbolla ilgili bir tane kitabım var. İleride daha farklı bir kitap gelebilir futbol temelinde. Belki yedinci kitapta olabilir.
-Ölümsüzlüğe Uyanış – Ezoterik Bir Yolculuk ikinci baskı yaptı. Nazi Dini ve Hitler’in Gizemleri’nin de sosyal medyada çokça konuşulduğunu görüyoruz. Farklı türlerde üretiyorsunuz. Bunun nedeni nedir?
Tek bir konuya sıkışıp kalmak istemiyorum. Bu yazmamı da engeller. Ölümsüzlüğe
Uyanış Ezoterik Bir Yolculuk ve Nazi Dini ve Hitler’in Gizemleri Hermes Yayınları tarafından yayımlandı. İki kitap için hem yayınevi hem de benim tarafımdan inanılmaz bir emek verildi. Türkiye’nin en önemli entelektüellerinden biri olan Mine G. Kırıkkanat Ölümsüzlüğe Uyanış’a büyük destek verdi. Arka kapağını yazması benim adıma büyük bir onur. Nazi Dini ve Hitler’in Gizemleri için ise 8000 sayfadan fazla kaynak okuması yapıldı. 100 saat üzerinde belgesel izlendi. İki farklı tarihçi kitapta tarihsel hata olmaması adına emek gösterdi. Şu an altıncı kitabım üzerine çalışıyoruz. Türk Şamanizmi ve Ezoterizm arasındaki bağlantı üzerine yazılan bir eser. Aynı emek bunun için de veriliyor. Yine iyi bir çalışma olacağını biliyorum. Hermes Yayınlarının sahibi Kemal Menemencioğlu kaynaklar için büyük çaba harcıyor. Çok ses getiren bir kitap olacak.
-Beşiktaş genel kurul üyesisiniz. Kulüp politikasıyla da yoğun bir şekilde ilgileniyorsunuz. “Beşiktaş Sensin Hareketi”nin medya ile olan iletişimini yönetiyorsunuz ve Beşiktaş JK Başkan Adayı Fuat Çimen’i başkanlık yarışında destekliyorsunuz. Neden Beşiktaş Sensin Hareketi?
Sanırım bu açıklama ilk olarak Futbol Kulisinde yayımlanacak. Şu an erken olduğunu düşünüyorum ancak ileride Beşiktaş’ta yönetici olma gibi bir hayalim var. Beşiktaş iyi yönetilemiyor ne yazık ki! Sayın Fuat Çimen’i uzun yıllardır tanırım. Kendisi her zaman benim için büyük bir destekçi ve ağabey olmuştur. Nasıl iş disiplinine sahip olduğunu, Beşiktaş’ı ne kadar sevdiğini çok iyi biliyorum. Yönetim Kurulu listesindeki isimlerin büyük çoğunluğunu da tanıyorum. Deplasmana gittiğimiz, tribünde omuz omuza “Beşiktaş” diye bağırdığımız insanlar. Hepsinin bir başarı hikâyesi var, liyakat sahibiler. Ben bu hareket için gönüllü olarak çalışıyorum. Bundan da mutluluk duyuyorum.
-Şu an Türk Yapısal Çelik Derneğinde Genel Yayın Yönetmeni görevini sürdürüyorsunuz. Spor basınından uzaklaştıktan, gazetecilik geçmişinizden sonra oldukça farklı bir deneyim değil mi sizin açınızdan?
Sevgili Erdener, gazeteciliği ve spor basınını bıraktıktan sonra açıkça konuşayım hiç pişmanlık hissetmedim. Ülkemizdeki şartları siz de bir basın mensubu olarak biliyorsunuz. Türk Yapısal Çelik Derneği, internet sitesi, Çelik Yapılar dergisi, yayımladığı kitaplar başta olmak üzere aslında bir yayınevi niteliğine de sahip. Tamamen profesyonel bir yapı ile yönetiliyor. Bu yüzden aslında sadece sektörel bir deneyim farklılığı oldu. Çelik özel bir materyal, onunla ilgili bir şeyler öğrenmek ve üretmek de keyifli benim açımdan.
-Son olarak Futbol Kulisi hakkında görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Özellikle Y ve Z Kuşağı olarak nitelenen yaş grubundaki insanlar dijital medyaya büyük değer veriyor. Bilginin bu kadar hızlı yayıldığı bir dönemde gündemin nabzını tutarak, farklı renklere gönül vermiş insanlara eşit mesafede doğru ve nitelikli bir habercilik yapıyorsunuz. Bu konuda tüm ekibin büyük bir tebriği hak ettiğini düşünüyorum.
Erdener Karataş – Futbol Kulisi Özel Röportaj