Hava nefis mi nefis, Günlük güneşlik bir Pazar günü Karşılaşma saati 17:00 yıllar sonra gündüz oynanan bir maç Eşini, çocuğunu arkadaşını kapan gelmiş Vodafone Park’a açıkçası özlemişiz gündüz oynanan karşılaşmayı.
Son iki haftadır Düşme hattındaki takımla arka arkaya oynadı Beşiktaş, iki takımdan biri olan Hatay’a geçen hafta yenilen Beşiktaş, bu hafta acaba Ümraniye’ye de puan kaptırır mı diye düşünerek izledim maçı. Maça Yine 1-0 galip başladık ama oyuna ağırlığımızı koyamadık açıkçası. Beşiktaş maça top rakipte iken 4-2-3-1 kendisinde iken 4-2-1-3 şeklinde bazen 3’lü defans oynayarak başladı. Kanatlarda oynayan Dell Ali ve Cenk hücuma katıldıklarında Gedson onların hem arkalarını topluyor hem de onları tamamladığını gördük. Top rakibe geçtiğinde Cenk ve Dele Alli orta sahaya yardıma geliyorlar ama Cenk bu görevi yaparken Dell Alli yetersiz kalıyor hala güçsüz. Beşiktaş Golden sonra bir süre bocaladı ve Ümraniye’ye oynama fırsatı verdik.
Aslında Ümraniye’nin oyun tarzı belli idi. Topu ayağına aldıklarında hemen forvet hattındaki çabuk oyuncular ile buluşturuyorlardı ve gol atmak için ileride çoğalan Beşiktaş orta alanı ve defansı bu çabuk oyuncular ile baş etmede büyük zorluk yaşadılar. 33. dakikada Gedson’un kapıp Cenk’e aktardığı top onun nefis pası ile Weghorst ’un ayağından Beşiktaş’ın 2. golü olarak tabelaya yazdırdı. Soyunma odasına 2-0 üstünlükle gideceğiz diye düşünüyordum, hiç beklemediğimiz bir anda Masuaku‘nun yapmış olduğu hata ile kalemizde golü görüp devre arasına 2-1’lik üstünlükle gittik.
Beşiktaşlılar 2-0 dan sonra rahat mı ettiler sanki. Kesinlikle hayır. 2-0 önde olmak bile bana izlerken hiç güven vermedi. Bu bizim değil, futbolcuların sorunu. Neden önde olmalarına rağmen bize güven vermiyorlar bunu kendi aralarında bir tartışsınlar isterim.
Trabzonspor maçı dahil, Geçen haftanın kötü kahramanı sol bek Masuaku yine sahneye çıktı ve arkadaşlarını sabote eder gibi attığı pas ile Ümraniye’ye ümit verdi ve ilk yarının uzatmalarında yenilen bu gol ile Beşiktaş soyunma odasına 2-1 galip gitti.
Maçın En önemli katkısı ne idi derseniz, buna da 1.97 boyundaki bir oyuncudan sadece kafa ile gol atmayı beklemeyip, koşu yoluna atılan toplara da harika vurma özelliğinin olduğunu görmemiz idi.
Şenol hoca ikinci yarıda takıma harika bir dokunuş yaparak oyunu ve skoru değiştirdi. 47.dakikada Redmond ve Weghorst’un peş peşe kaçırdıkları golün sonrasında bırakın beni de şu oyunu bir rahatlatayım diyen Talha, kornerden gelen topa klas bir dokunuş ile maçı Beşiktaş lehine 3-1’ e getirdi. İkini yarının 57. dakikasında Beşiktaş kalesine ilk gez gelen Ümraniye yine çok çabuk oynayarak Beşiktaş defansı yerleşmeden fırsatı değerlendirdi ve skoru 3-2’ye getirdi. Ne hikmetse bir türlü fişi çekip rahatlayamadık açıkçası.
Bu dakikadan sonra Beşiktaşlı oyuncular nihayet klas farklarını göstererek müsabakayı Cenk ve Weghorst’un golleri ile de 5-2 kazandılar.
Oyunun ikinci yarısının başında ve tam da ihtiyaç olduğu anda yapılan doğru değişiklikler Beşiktaş’ın oyununu kolaylaştırdı. Bana göre bu değişikliklerden en önemlisi, 2 haftadır kötü oynayan Masuaku’nın yerine oyuna giren Umut’un gösterdiği performans idi. Topu kapmada ve rakip alandaki arkadaşına kazandığı topu aktarmada gösterdiği ustalığı beğendim. Umarım derbide formayı kapar, iyi oynar ve bir daha da bırakmaz. Bu arada Beşiktaş’ın kalesini koruyan Mert ise bir kalecinin ceza alanı içindeki hava topuna nasıl çıkılıp o topa cesaret ile sahip olmasını, soğukkanlı şekilde ayakları ile arkadaşlarına nasıl pas atılır birilerine göstermiştir herhalde.
Son sözüm de Şenol hocama, ilk maçınızı farklı bir şekilde ve bilhassa ikinci yarıdaki güzel oyunumuzla kazandık ama ne olur şu Muleka denen adamı da biraz daha erken oyuna at, çünkü oyun sıkıştığında onun çabukluğuna ihtiyacımız var.
Şenol hocam Beşiktaş’a geldiği ilk sezon 2015-2016 sezonuna 5-2 lik galibiyet ile başlamıştı, dün akşam Beşiktaş’ın başında çıktığı 2. Dönemine yine 5-2’lik galibiyetle başladı ve nerde kalmıştık dedirtti.
Beşiktaş ‘a tekrar hoş geldin Şenol hocam, Bizlere güneşi gösterttin…
Ali ENGİN
